Çocuğun canının sıkılmasına izin verin.
Can sıkıntısı artık, çocuğun kendi başına yenmesi gereken bir şey olmaktan çıktı, ebeveynlerin problemi haline geldi. Can sıkıntısı, çocuklarımızın mutlaka yaşaması gereken bir durum aslında. Tabii tablet, televizyon ve telefonsuz.
Sıkıldığımızda, çok önemli iki şey meydana gelir. İlk olarak, hayal gücümüzü kullanmamız ve onu besleyecek şeyler üretmemiz gerekir. Bu, küçümsenmemesi gereken bir beceri
Hayal gücü ve yaratıcılık becerilerini geliştirmek ebeveynler olarak bizim sorumluluğumuz. Bunu yapmamızın yolu büyük ölçüde, çocuklarımız küçükken henüz “tohum” halinde olan bu becerilere oynama, evrilme, çalışma ve oluşma şansı vermekten geçiyor. Can sıkıntısı bu tohumlar için su görevi görüyor. Çocuklarımızın dikkatini çekecek her şeyi biz sağladığımızda, aslında onların hayal güçlerini ve yaratıcı kapasitelerini köreltiyor,
Can sıkıntısı bizlere olağanüstü bir şey sunuyor: Kendimizle ilgilenme, zaman geçirme ya da en azından kendimize eşlik etmeyi hoş görmeyi öğrenme fırsatını tanıyor. Aktivitelerimiz arasındaki boşluklar, dikkatimizi kendi düşüncelerimize ve duygularımıza yöneltmek, belki de can sıkıntısını tam anlamıyla tecrübe etmek için bir fırsat.
Çocuğunuzun sıkılmasına izin vermeniz sorun değil, hatta bunu yapmanız çok büyük önem taşıyor. Çocuğunuz can sıkıntısından şikayet ettiğinde ona şöyle deyin: “Arada sırada canının sıkılması kötü bir şey değil, bu canını yakmaz ve sana şu anda anlayamayacağın bir şekilde yardımcı olacak.” Ve tam odadan çıkmadan önce, sadece kendinize de olsa şunu fısıldayın: “Senin canının sıkılması, benim bir ebeveyn olarak işimi doğru yaptığım anlamına geliyor.”